Bi ağustos sıcağı... Köyün asfaltları erimiş sıcaktan terliğe yapışıyor . Sokaktayım öğlenin vakti. Başına güneş geçecek diye korkan babam.. Gölgedeyim sözü veren ben... Ebegümecinin tuğlada ezilisinden çıkan koku. Sarı sıcak bir hava.. Kürdamad' in evi... Yarısı yıkılmış. 8 yaşındaki bir çocuk için oldukça esrarengiz. Bit pire kimin umurunda... Efsaneler yatagan dededen yana.. Ahhh Güzin nenem.. O bile girmiş içeri sıcak ya. Ondan bu otu çöpü rahatça yaymamız. Saat 4 olunca hadi Eskilerin Sokağı'na...
Herkes sokakta. Komsuannemin köşeyi dönünce ki daracık sokaktan hep korkarım. Köpek korkusu sarar. Ay çok şükür Kübra nenem .. Beyaz üslüğü, çiçekli şalvarı oturmuş kapı önüne. Geç geç bisey yapmaz der. Koşarım yine de, canım durmaz.
Sokak araları gölgelik ve dar. Bembeyaz çırpılmış duvarlar. Ferahlatır.. Afet neneme gideyim bari diyorum Ananem avlu kapıya salıncak kurar . Halamlarin dar sokağına dalıyorum. Hatçe Halam Dilek ablaların köşede oturuyor. Çakır çakır gözleri... Oyalaniyorum oralarda. Çakal deresine inesim geliyor Elvan ablayla oynarız evin altında. Yokuş aşağıya salıyorum kendimi . Ahaa! Ayşe Hanım yenge. Renkli tülbentini başının üstünden bağlanmış hali . Oturdun mu Ayşe Hanım yenge diyorum hemen.. Çocuk bu demiyor beni dikkate alıyor. Bu kadını çok seviyorum diyorum içimden ... Salıyorum kendimi yokuş aşağıya...