• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  •  https://www.facebook.com/gokcealankoyu.burgaz
 
Üyelik Girişi
KÖŞE YAZILARI
TARİHİ MEZARLIKLAR ŞUBE MÜDÜRLÜKLERİ KURULMALIDIR

TARİHİ MEZARLIKLAR ŞUBE MÜDÜRLÜKLERİ KURULMALIDIR

Bölüm:1
Mahmut Ökçesiz

 

Ülkemiz kadim medeniyetlerimiz olan Selçuklu, Beylikler dönemi ve Osmanlı devletlerinin bizlere miras olarak bıraktığı ve muhteşem tarihimizin izleri olan eski mezarlıklarımız ve cami hazirelerimiz ile doludur. Adriyatik denizinden-Çin seddine kadar uzanan çok geniş coğrafyalarda hüküm süren Türk milletinin kültürünün ve medeniyetinin tapu senetleri olarak mezar taşlarını görebilirsiniz. Binlerce yıldan beri kullanılan İslam öncesi Balbalları ve Kurganları, İslam ile birlikte Şahide ve Türbe ye dönüşerek yüzyıllarca Türk defin geleneğini yansıtmış ve ait oldukları dönemler hakkında eşsiz bilgiler vermişlerdir.

Türk-İslam mezar taşları ise 11. yydan itibaren Anadolu coğrafyasında Ahlat abideleri ile boy göstermiş ve Osmanlı Türk imparatorluğunun hüküm sürdüğü Balkan, Avrupa, Ortadoğu ve Afrika ülkelerine ulaşarak yüz binlerce mezarlıkta, türbelerde ve hazirelerde kendilerine yer bulmuştur. Selçuklu ve Osmanlı şehirlerinde hayatın merkezindeki cami hazirelerinde ve şehrin tam ortasında yer alan mezarlıklar ve şahideler yaşayanlara her daim ölümü hatırlatmış, ölümün bir gerçek olduğunu her zaman hafızlarda canlı tutmuş, dünyanın faniliğini vurgulamış ve ölülerle-dirilerin bir arada yaşamalarına imkân vermiştir. Atasının mezarı ile iç içe yaşayan Selçuklu ve Osmanlı mezarlara dua okuyarak geçmiş, sık sık ziyaret ederek ecdadını yad etmiştir.


Türk-İslam mezar taşlarında bizim geçmişimiz ile ilgili çok eşsiz bilgiler bulunmaktadır. Tarihimiz, kültürümüz, değerlerimiz, yazı sanatımız, sembollerimiz, göçlerimiz, hastalıklarımız, uğradığımız felaketler ve acılarımız, mimari üslubumuz, edebiyatımızın nefis örnekleri, vb değerli bilgiler taşlara kitabe adını verdiğimiz edebi metinlerle kazınmış ve çağlar ötesinden bize mesajlar olarak iletilmiştir. Bu mesajları doğru okumak, onların anlamlarını kavramak, dersler çıkarmak ve gelecek kuşaklara sağlam olarak bırakmak bizim görevimizdir.

Kültürel Miras hazinelerini ne yazık ki bizler tam bir mirasyedi mantığı ile harcamakta ve yok etmekteyiz. Buna hakkımız var mı? Ecdadımız bu hazineleri bizler yok edelim diye mi bıraktı? Selçuklu ve Osmanlı torunlarız diye böbürlenen ve nara atan bizler neden bunları korumuyoruz? Türk-İslam tarihini gelecek nesillere göstermek için sadece camileri, sarayları, köşkleri ve konakları mı korumalıyız? Bu sorular çoğaltılabilir ancak göz ardı ettiğimiz önemli ecdat miraslarından biri de tarihi mezarlıklar ve tarihi cami hazireleridir. Son 8 yıldır ülkemizin her bölgesini, yöresini, ilini, ilçesini, köyünü ve mezrasını gezerek mezarlıklar, hazireler, türbeler, yatırlar ve mezar taşları resimleri çeken, onları incelemeye çalışan, mezar taşları tipolojilerini tespit etme uğraşı veren biri olarak ne yazık ki faciayı yakından görüyor ve içim sızlayarak gözyaşları ile bu yerlerden ayrılıyorum. Arşivinde 40.000 nin üzerinde mezar taşı fotoğrafları olan biri olarak bu eski mezar taşları kıyımının ne zaman sona ereceğini ve devletimizin ne zaman bu gidişe dur diyeceğini bekliyorum. Son yıllarda bazı belediyelerin, vakıflar bölge müdürlüklerinin, il müze müdürlüklerinin, derneklerin, kaymakamlıkların, il ve ilçe müftülüklerinin, vb diğer kurum ve kuruluşlarının güzel çalışmalarına da şahit olmaktayız. Başta İstanbul olmak üzere Edirne, Bursa, Konya, Manisa, Denizli büyükşehir belediyeleri restorasyonları ve İstanbul Büyükşehir Kültür AŞ yayınları olan kitaplar örnek gösterilebilir.


Bu çalışmalar elbette güzel işlerdir ancak yeterli değildir. Üniversitelerin sanat tarihi bölümlerinde öğrencilere yüksek lisans ve doktora tezleri olarak verilen yüzlerce çalışmanın kitaplar olarak yayınlanmaması da bu sahanın eksiklerinden birisidir.

Bu konuda üniversitelerimiz yeterli kaynak ayırmamakta ve bu önemli envanter çalışmaları sadece tez olarak arşivlerde durmaktadır. En önemli konu ise Kültür bakanlığımızın bu mezar taşlarını, mezarlıkları ve hazireleri korumak için ne gibi tedbirler alacağıdır. Ülkemizde sadece arkeolojik sit alanları kültürel miras olarak algılanmakta ve gereken önem verilmektedir. En üst düzeyde dillendirilen ve gündeme getirilen Selçuklu ve Osmanlı medeniyetlerinin bir parçası olan bu kadim mezar taşları her defasında görmezden gelinerek harabe halinde yok olmaları beklenmektedir. Ne demek istediğimi anlamak için lütfen sadece İstanbul Eyüp te bulunan tarihi mezarlıklarımızı, cami hazirelerimizi ve türbelerimiz bir gezinde perişan ve mahzun hallerine bir göz atın. Bu mezar taşlarını korumak için kültür bakanlığımız, vakıflar genel müdürlüğümüz, belediyelerimiz ve bu konuda sorumlu olan tüm resmi ve özel kurumlar artık bir yerden başlamak ve koruma tedbirleri almak zorundadırlar. Bizim bir önerimiz var dikkate alınırsa ve hayata geçirilirse çok memnun oluruz.

  
603 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar33.952934.0889
Euro37.891738.0435
Hava Durumu
Takvim